Kırk beş yaşından sonra resim aşkı filizlenmiş, resimlerini sergilemiş, gidemediği, göremediği yerleri hayal ederek boyamaya çalışmış, "Resim benim için rehber oldu. O, yaşayamadığım yerleri, resim yaparak yaşadım. Gidemediğim, göremediğim yerleri boyadım. İçimde olan rengi, bu şekilde dışarı yansıttım" diyor. Kısacası fırça izleriyle kazanıyor yaşamını. Fırçasıyla "yılın sanatçısı", "yılın yeteneği" gibi ödülleri kazanan, ödül törenlerine de tekerlekli sandalye ve yöresel kıyafetiyle katılan ablamız, "şalvarlı ressam" olarak anılıyor.